25 Mart 2009 Çarşamba

Sıcak bir çay

Dünden olumsuz başlamışken şu güzel sözü de ekleyip yarına kendimi toparlıyorum. Karga demiş ki " yavrum olalı sıcak boka hasret kaldım"
İkinci çayım da soğudu ya...

24 Mart 2009 Salı

Yorgunum. Bıkkınım. Kızgınım. Senem Diyici dinliyorum. Tırtıl'la dinlemek için açmıştım. Biraz iyi geldi.
Sürekli savunma hali içinde olmak yordu beni. Yaptığım her davranışa bir de açıklama bulmak zorunda hissediyorum ya da hissettiriyorlar. Herkesi mutlu etmek zorunda mıyım? Her zaman hoşgörülü olup alttan mı almalıyım? İnsanlar gerçekten yoruyor.
"Öyle davrandım çünkü canım öyle istedi". Bu kadar basit olamaz mı.
Başlık da koymuyorum, fotoğraf da.

21 Mart 2009 Cumartesi

ekinoks

En sevdiğim günlerden biridir 21 Mart ve en sevdiğim ekinoks. Gün gece eşitlenir ama galip gelen gündür. Bahardır.
Bir de 6 Mayıs vardır sevdiklerimden. Hıdırellez. Geçen yıl aldığım gül kurudu. Bir gül bulmam lazım bu seneki dileğim için.

19 Mart 2009 Perşembe

güzel şeyler


Nohut pişirdim bugün. "sen bu nohutu güzel yapıyorsun" dedi. "Gizli sırrım var." dedim. " Hatta üç tane" diye ekledim. "Neymiş? Bahaharat mı?" dedi. "Baharatı herkes koyar" dedim. "Şeker mi?" dedi. "O da var" dedim. "Gurmeyim ben gurme" diye bağırdı. "sadece o değil ki" dedim. "Biraz kimyon, biraz da sarımsak"

her sabah aynı çirkin manzara


Ağırdan bir müzik sesi geliyor. Yaklaştıkça ses büyüyor. Anlaşılmaz bir gürültü, ve sonra ses uzaklaşıyor. Beş dakika sonra aynı şey tekrar başlıyor. Bu sefer sözler farklı. Ortak nokta hiçbirinin ne dediği ve hangi sesin hangi partiye ait olduğunun anlaşılamaması. Tırtıl uyuyor ve ben bu seslerin ardından sadece küfrediyorum.

18 Mart 2009 Çarşamba

file ile ilgili


İbeking ve sarhosbalikvetopalmarti yazdılar. Bir şey eklemek istiyorum. Bu filelerden isterseniz Eminönü'nde de bulabilirsiniz. Kuru kahveci Mehmet Efendinin sokağından girip dümdüz ilerliyorsunuz. Hemen solda hamak ve ahşap tarzı ürünler satan bir dükkan var. File de satıyor. Zaten dışarda görürsünüz . 2,5 liraydı.

17 Mart 2009 Salı

o bir tırtıl


Planlı bir hamilelik değildi benim ki. İyi ki de öyle oldu. Birdenbire. Sonra dedim ki" doğumdan bir kaç ay sonra işe dönerim". Nasıl ki hayat her zaman bizim istediğimiz gibi akmıyor tırtıl da o zaman tırtıl değil zaten. Aynı kişimiyim sanki önce ve sonra.

15 Mart 2009 Pazar



Bunlar da henüz bitmeyen kitap ayraçlarım. Boyalarımı bekliyorum.

Kırmızı Balık


Kırmızı polar kumaştan balık yaptım. İçine de artık ip parçaları doldurdum. Şimdilik gözleri yok ama güzel oldu. Tırtıl rahatlıkla ağzına sokabilir.

Tırtıla oyuncak sepeti aldım. Sepeti çok sevdi galiba. Kemirmek istiyor. Bu arada ilk dişlerimiz geliyor.

14 Mart 2009 Cumartesi

fotoğrafsız yazılar

Kedili, ponponlu kitap ayraçları yaptım. Enerjim arttı bu aralar.

Fotoğraflarım iyi çıkmıyor. Sorun makinede sanırım.

Organik hayatın bu kadar pahalı olması canımı sıkıyor. Biz çocukken nasiplendik yine. Tırtılın ne suçu var. Doğar doğmaz suni hayat.

Gece tırtılı emzirmeye kalktığımda çoğu zaman perdeyi aralayıp dışarı bakıyorum. Az sesli geceye. Bazen yağmuru görüyorum, sokak lambalarının ışığında.

Bir de pastel boya istiyorum. Tırtıl'a değil kendime. Yaptığım kitap ayraçlarını boyayacağım.

12 Mart 2009 Perşembe

"elde var hüzün"


Siz hiç ütüyle tost yaptınız mı?
Benny ve Joon vardı dün akşam. Tekrar seyretmek iyi geldi.
Bir de Arizona Dream vardır ki onun yeri ayrıdır kalbimde.

Cepte hüzün dolaşıyoruz birkaç gündür. Dolaşıyoruz dediysem evde yani. Bu hava da ve tırtılla evde dolaşabiliyoruz ancak.
Cemreler de düştü. Nerde kaldı bu bahar?

8 Mart 2009 Pazar

bir harita istiyorum.


Haritaları çok seviyorum. Duvarımda kocaman bir dünya haritası olmalı. Aklıma bir yer takıldığında hemen bakmalıyım.
Eskiden kocaman bir dünya haritam vardı. Yatağımın hemen yanında asılıydı. Ne çok görmem gereken yer var deyip heyecanlanırdım. Haritaya bakınca mutlu olurdum.
Şimdiyse yok bir haritam. En kısa zamanda almak istiyorum. Tırtılla yeniden keşfetmek istiyorum dünyayı.

Tübitak'ın çıkardığı çok güzel çocuk kitapları var. Görünce heyecanlanıyorum. Hepsini almak istiyorum. Sonra frene basıyorum. Sakin ol diyorum. Çocuk az daha büyüsün. Herşeyi alıp kenara koymak doğru değil.

7 Mart 2009 Cumartesi

şefimiz mutfakta


Mönüde neler mi vardı. Anne yapımı tarhana çorbası, pişirmesi benden. Sebzeli makarna ve ismi olmayan bir yemek ya da ben bilmiyorum. Duruma göre malzemeyi değiştiriyorum zaten.
Bunun tarifini verelim bakalım.
Yarım kilo kuşbaşı et
1 kase bezelye
3-4 adet patates
2 adet havuç
2 adet soğan
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
Zeytinyağı, tuz, karabiber,Pul biber

Etlerimzi düdüklü tencereye koyup zeytinyağında 5-6 dakika çeviriyoruz. Daha sonra üzerine yemeklik doğranmış soğanları ve sarımsaklarımızı ilave ediyoruz. Biraz da beraber kavurduktan sonra salçamızı ve baharatlarımızı ilave ediyoruz.
Küp küp doğranmış patateslerimizi, havuçlarımızı ve bezelyemizi ilave ediyoruz. Üzerini kaplayacak kadar kaynar su koyup 15 dk. düdüklü tencerede pişirdikten sonra tepsiye alıp 20 dk. da fırın da pişiriyoruz.
En güzeli tamamen fırında pişirmek ama ben biraz hile yapıp hem zamandan hem da elektrikten tasarruf yaptım.
Zaten Tırtıl varken uzun süre mutfakta kalmak ne mümkün.

İrmik helvası şeften. Bir de sigara böreği yaptık. Özlemişiz doğrusu.

Dip Not: Yıllarca sigara böreğine sigara böreği demişiz. ne diyeceğiz ki şimdi. Komik oldu böyle yazınca. Hani sigara kısmını sigara gibi algılamadan. Alışkanlıkla. Geçen akşam abimin büyük tırtılına sigara böreği dediğimde tuhaf bir durum çıktı ortaya. Sigara böreğinin sigara kısmını da algıladı. Buna yeni bir isim mi bulmak gerek bilmiyorum.

Çıkalı epey oldu ama hala dinleyemedim. Hiç bir albümü bu kadar merak etmemiştim.

6 Mart 2009 Cuma

temizlik

Bu arap sabunu olayı iyi tuttu bizim evde. Bir ara alternatif temizlik maddelerine kafayı takmışken Buğday dergisinde bir yazı okumuştum.http://www.bugday.org/article.php?ID=115Kimyasal maddelere bulaşmadan, kendimize ve doğaya zarar vermeden nasıl temizlik yaparız diye. İşte orda arap sabunu, sirke, karbonat ve boraksla haşır neşir olup bilgilendikten sonra bulaşık makinesinin parlatıcı gözüne elma sirkesi koyarak işe başlamaştık. Daha sonra da işi daha da ilerleterek deterjan gözüne arap sabunu koyduk. Bu konuda biraz tedirgin olduk makineyi bozarız korkusuyla. Şimdilik devam ediyoruz. Bir sorun yok yani.

2007 Eylülünde gitmiştik Gümüşlük'e. Sezon sonu olduğu için sakindi, serindi, güzeldi. Yine de denize girebilmiştik. Balık yiyip "Balık tutan şaşı kedi sokağı"nı gezmiştik.Gezmiştik derken zaten küçücük bir yer Gümüşlük. Bir de bu buzdolabı süslerini almıştık.

5 Mart 2009 Perşembe

TIRTILIN MÖNÜSÜ

Kahvaltı: 1 yumurta sarısı (iyi pişmiş olacak)
2 adet bebe bisküvisi
1 çay kaşığı tereyağ
1 çay kaşığı pekmez
Küçük bir parça peynir
Doktorumuz devam sütü ya da anne sütü ile ıslatmamızı söyledi. Ben şimdilik anne sütünü tercih ediyorum.
Öğlen: Patates,havuç ve bir tutam pirinçle hazırlanmış sebze püresi. İlerleyen günlerde sebze çeşitlendirilecek. Ben balkabağı ve irmik de ilave etmeye başladım. Öğleden sonra: Ev yapımı yoğurt.
Akşam: Mevsim meyvelerinden cam rendeyle hazırlanmış püre. Muz ve kividen uzak duruyoruz şimdilik.
Son olarak yatmadan önce muhallebi.
ve en önemlisi sınırsız anne sütü.

GÜNLÜK SÜT


Tırtıl 6. ayını doldurduğu için ek besinlere geçtik. Doktorumuzun da tavsiyesi üzerine yoğurdumuzu kendimiz mayalamaya başladık. İlk yoğurdumuzu günlük süt ile prebiyotik yoğurtla mayaladık. O maya ile devam ediyoruz şimdi.
Nedense cam şişede satılan günlük sütlerden bulamıyorum bir türlü. Piyasada mı yok, ben mi ulaşamıyorum anlamadım bir türlü. Sütaş'ın plastik şişelerdeki sütünü kullanıyoruz şu anda. Her girdiğim bakkala, markete de sormaya devam ediyorum.

ŞEKERSİZ ÇAY VE MİMOZALAR



ve şekersiz çayla üçüncü gün. Alıştım galiba elim şekere gitmediğine göre. Yine de tatlı birşey arıyorum yanına. İşte biraz sağlıklı yaşam, biraz da hala veremediğim doğum sonrası beş kilo.

Çok yoruldum bugün. Tırtılı öğleden sonra dışarı çıkaralım dedik. Tabi arabasına kurulunca mayıştı. Derken tık diye gitti. Arabada uykuyu biraz alınca eve gelince uyumak istemedi. Zar zor mücadele içnde yoğurt yedirme faslından sonra iyice hırçınlaştı. Ne kucakta duruyor ne başka biryerde, sürekli bir çığlık hali. Emmek de istemiyor. Bir banyo yaptıralım rahatlar dedik. Soyunma faslı güzeldi. Çıplak olmayı seviyoruz ne de olsa. Banyo sonrası ise bir facia. Çığlık çığlığa üst giyme.
Neyse ki uyudu da bir şekersiz çay içebildik.

Tırtılı gezdirirken çok sevdiğim mimozaları gördüm. Sarı sarı açmışlar. Mutlu oldum. Kadıköy'de çingeneler adagülü diye satıyorlardı.

2 Mart 2009 Pazartesi

ÜÇÜNCÜ CEMRE GELİYOR

Cuma günü üçüncü cemre toprağa düşüyor. Yaşasın.

YENİ HAYAT

Tırtılım 6,5 aylık oldu. Bense neredeyese 7 aydır eşofmanlarla yaşıyorum. Zor bir dönem atlattık. Yavaş yavaş düze çıkıyoruz artık. Gerçi yine her kafadan bir ses çıkıyor, asıl zorlukların yeni başlayacağı konusunda ama ben çok fazla katılmıyorum. Biz zaten zorluklarla başladık.
Dün bahar geldi dedim ya. İşte dört gözle bekliyorduk baharı.
Tırtıl daha da büyüyecek. artık dışarda daha fazla vakit geçireceğiz. Parklar, bahçeler, pazarlar, vapurlar, çocuklar...
Yani hayata karışıcağız yeniden.

1 Mart 2009 Pazar

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails