2 Ağustos 2009 Pazar

Tırtıl'a


Sen doğduğundan beri dün ilk defa Taksim'e gittik.Uzun ve yorucu bir gündü. Güzeldi. Kocaman bir sırt çantası hazırladım senin için. Bu senin ikinci vapur yolculuğundu. Vapurda seninle küçük adımlar attık. Camdan dışarı baktık. Tanımadığın ablaların kucağına atladın. Ne kadar sıcakkanlı övgülerini aldın. (Arada abarttığın da oldu tabi) Tünel'e kadar her şey iyiydi. Tramvayda birinci mem mem mem çığlıkların duyuldu. Eyvah dedim şimdi acilen emzirecek yer. Saint Antuan'a kadar idare ettik. Oraya varınca kilisenin bahçesine attık kendimizi. Bahçedeki merdivenlerde hallettik işimizi. Ordan da Danişmende, Mustafa Amcanın yerine attık. Biz çaylarımızı içerken sana da yoğurdunu yedirdim.
Tekrar yola koyulunca uyuyacağını düşündüm. Artık vakit gelmişti. Atlas ve Halep pasajındaki işlerimizi hallettik. Sen uyumamak için ısrar ettin. Tekrar Tünel istikametine döndük. Senin ikinci mem mem krizin başladı. Bu sefer kendimizi Cotton mağazasının giyinme kabininde bulduk. Ordaki abla da bize çok yardımcı oldu. Hemen bize bir tabure ayarladı. Dışarı çıkınca uykuya babanın kollarında daldın. Sen uyurken yemeğimizi yedik. Gezimizin en keyifli kısmı başladı.TÜNEL.
Sarı yumrukları takip ettik

Sen uyudun diye demiyorum. Ama uykun gelince bir de meme krizin başladı mı çok huysuzlaşıyorsun be Tırtılım. Ayrıca çok meraklı bir çocuksun. herşeyi ellemek istiyorsun. Yürüyebiliyorsun diye elini tutturmuyorsun. Çok alemsin sen. Neyse. Attık kendimizi Tünel'den aşağıya. Galata'da açılan yeni şirin dükkanlara baktık. Bizim dükkan için yeni fikirler edindik. Ordan Kadıköy. Hooop bizim memleket. Soluğu bizim dükkanda aldık. Bu arada dükkanımızın adını da ADA koyduk.
İşte bu da bizim dükkan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails