çabuk çabukyazıyorum, sevgili bloğum. bamyalarım yanabilir. bugün ilk defa Tırtıl'la pazara gittik. hem de salı pazarı. tabi ki tek değil. henüz buna cesaretim yok. gidişimiz otobüsle ve keyifli dönüşümüz felaket ve taksiyle. böyle bir huysuzluk görülmedi.
ayrıca her üst geçitlerden pusetle geçişimde yerel yönetimlere küfredip, engellileri de ancak anne olduğumda düşünmeye başladığım için kendime kızıyorum.
pazardan aldığım bamyaları kavurup kış için buzluğa koymak düşüncesi niye beni bu kadar mutlu etti onu da anlamadım. haddinden fazla anaç oldum.
serkan'a da çok güzel bir tşört aldım. tşörtün üzerindeki adam resmini ayıp bişeye benzetir gibi oldum. değildir dedim. öyle olmasını istedim. tşört hem çok ucuz hem rengi de çok güzel. sonra anneme de gösterdim. onun üstündeki resim ne dedi. ne dedim. adam değil mi? dedim. hee yaptı. ayıp bişeye benziyor sanki dedim. benzemiyor değil mi dedim. yok dedi. sonra birbirimize baktık. Serkan bu yazıyo okuduktan sonra adam da olsa giymez o tşörtü.
28 Temmuz 2009 Salı
19 Temmuz 2009 Pazar
11 Temmuz 2009 Cumartesi
Kolyeler yaptım renkli renkli. Küpeler yaptım. Dükkana gönderdim. Renkli renkli bloglar keşfediyorum. Hayran hayran bakıyorum. Sadece bakmıyorum aslında. Arada kopya çekmek denmez de ilham alıyorum olardan.
Zaman yetmiyor hiçbirşeye. Herşey yarım. Bazen yemek bile olmuyor evde. Sonrada diyorum ki iki ya da üç tane çocukları olan insanlar nasıl yetiyor herşeye.
Uykular yarım, çaylar yarım. Ev hiç bir zaman tam temiz değil.
İşte böyle böyle geçiyor günler.
5 Temmuz 2009 Pazar
Dükkan daha çok yeni olduğu için işler fazla iyi değil. İnsanlar da tatilde. Bu dönemlerde böyle olur zaten. Bu aralar fazla fazla yemek yapıyorum. Dükkana da gönderiyorum. Dershaneler açılınca tırtılla ayrılık vaktimiz gelecek. Babamızın tatili bitecek ve dükkanla ben ilgilenmek zorunda kalıcam. Bu ayrılık çok zor olacak ama. Hala hazır hissetmiyorum kendimi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)